Tıp dünyası; doktorlar dışında, kolay kolay kimsenin çözemediği ve anlayamadığı bir dünyadır. Çünkü normal bir insana fazlasıyla yabancı olan hastalık isimler, tıbbi terimler, ilaç isimleri, ameliyat yöntemleri gibi birçok farklı kelimeyi barındırır içinde.
Bu dünyanın dili de sadece doktorların anlayabildiği bir dildir, bu nedenle herkes anlayamaz. İşte tıpta sıkça kullanılan terimlerden birisi dermabrazyondur. Belki birçok kişi bu kelimenin ne anlama geldiğini ya da Türkçe’sini bile bilmez. Peki dermabrazyon nedir ve nasıl yapılır? Biraz inceleyelim…
Dermabrazyon nedir?
Dermabrazyon; tıbbi bir terimdir ve cerrahi yöntemlerden birisi anlamına gelir. Ne olduğuna ve nasıl bir uygulama olduğuna gelince; derinin özellikle yıpranmış, bozulmuş yada zarar görmüş olan tabakasının soyulması ve sonrasında düzeltilmesi işlemidir dermabrazyon.
Bu yöntem aslında özellikle inşaatlarda uygulanan zımpara yöntemine benzer bir yöntemdir. Fakat biraz daha farklı olarak ve tıbbi cihazlarla uygulanır.
Uygulanış şekli ise şöyledir; vücutta ki derinin bozuk ve yıpranmış olan bölümleri yüksek devirli cihazlarla, deriyi yakmayacak şekilde soyulur ve alınır.
Bu işlem ile birlikte; derinin küçük sivilcelerle bozulması, akne skarları, yara izleri, ameliyat sonrası izler, kaza geçirilmesi durumunda vücutta oluşan izler nedeniyle, vücudun daha doğrusu derinin o bölgede ki yıpranmış yada deforme olmuş olan yerlerini onarıp, derinin yenilenmesi ve izlerin yok edilmesi ve derinin kendi kendini yenilemesi amaçlanır.
Dermabrazyon işleminin en önemli ve en büyük avantajlarından birisi, hangi sebeple yada ne tür izler olursa olsun, hemen hepsinin silinmesi ve önceden iz olan bölümün onarılmasıdır. Bu işlemden sonra o bölgede hiçbir iz kalmaz. Bu nedenle bu uygulama; tıpta oldukça yaygın olarak yapılan bir uygulamadır.
Dermabrazyon nasıl yapılır?
Dermabrazyon işlemi; uygulanacak alanın durumuna bağlı olarak, genel anestezi veya lokal anestezi altında yapılır. Sadece problemli bölgeye değil, problemli bölgenin yer aldığı bölümün tümüne uygulanır.
Bunun nedeni; derinin homojen bir görünüme sahip olması ve renk tonu farkının önlenmesidir. Bu işlem; derinin durumuna ve bozulan alanın boyutuna bağlı olarak yaklaşık 1-1.5 saat kadar sürebilir yada birkaç seans uygulamak gerekebilir.
Bu işlem; ucunda elmas yada tel zımpara bulunan ve taşı hızla çeviren bir motorun yardımı ile yapılır. Erkeklerde yapıldığında, birkaç gün süreyle traş olunmaması tavsiye edilir.
Dermabrazyon ameliyatından sonra; deride kısa süreli şişlikler görülebilir. Fakat birkaç gün veya en geç 1 hafta içinde şişlikler iner ve deri normale döner.
Operasyondan sonra; hastalarda, özellikle sert yapıda ki gıdaların çiğnenmesi sırasında ağrı hissedilebilir. Erkekler için; yaranın tamamen iyileşmesinden sonra da bir süre daha makineyle tıraş olmaları tavsiye edilir.
Burun anatomisi ve işlevi
Burun kelimesi; dilimize Latince’den girmiş olan bir kelimedir. Kelime anlamı ise; kemikten ve kıkırdaklardan oluşan, kas ve deri ile örtülü, koku almaya yarayan bir organdır.
En büyük ve en önemli özelliği ise solunum sisteminin başlangıcı olması, yani sistemde ki ilk organ olmasıdır. Boyut ve şekil olarak ırklara göre farklılık gösterse de, şekil olarak üç yüzlü bir piramiti andırmaktadır.
Bu piramit; yüz iskeletinde bulunan armut şeklinde ki bir açık bölgenin ön bölümüne yerleşmiştir. Dışarıdan bakıldığında; burun, birkaç farklı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; burun sırtı, burun kanatları, burun boşluğu, burun delikleri ve burun çatısıdır.
Burun sırtı; iki burun yüzünün önde birleşmesi sonucunda oluşmuştur. Bu yüzlerin alın ile birleşen bölümüne burun kökü adı verilir. Burun kanatları; burnun yan yüzeylerinin, burun deliklerini çevreleyen bölümüdür. Burnun hava geçişini sağlayan bölümdür.
Burun sırtını oluşturan ve burnun üst bölümünde yer alan alın kemiği ile birleşen burun kemikleri ve kıkırdaklar oluşturur. Burnun yan tarafında ise; burun kemiklerine yapışan ve bu kemikleri destekleyen alt ve üst kıkırdaklar bulunur.
Bu kıkırdaklar aynı zamanda burun çatısını da destekleme özelliğine sahiptir. Burun boşluğunu inceleyecek olursak; bu boşluğu ikiye ayıran kıkırdaklar ve iki dış duvarda yer alan üçer adet burun eti bulunur. Bu boşluk arka tarafta yer alan ve koana adı verilen iki delik ile genize açılır.
Burun tabanını sert damak, tavanı ise sinüs denilen boşluklar ve kafa tabanı oluşturmaktadır. Son olarak; konka adı verilen burun delikleri ise, 3/2 oranında ön kıkırdak ve 3/1 oranında arka kemikten ve onu saran kan damarı ağı ile yumuşak dokudan meydana gelir.
Burun içinde bulunan yapıların görevleri nelerdir?
Burun içinde ki yapıların birçok farklı ve önemli görevleri bulunur. Bu görevler şunlardır:
- Hava yolu olması
- Koku almaya yarayan organ olması
- Havanın filtrelenmesi
- Havanın nemlendirilmesi
- Havanın ısıtılması
Burun; solunum sisteminin en önemli ve ilk organı olmasının yanında, koku alma gibi önemli bir göreve de sahiptir.
Koku alma; burun tavanında ki mukozada, orta konka ve septumun birleştiği bölümde bulunan koku hücreleriyle sağlanır. Burun mukozasının görevi ise; havadan gelen parçacıkları tutması ve nefes yoluna kaçmasını önlemesidir.
Havadan gelen ve mukoza tarafından tutulan bu parçacıklar; mukoza üzerinde bulunan tüylü hücreler tarafından ilk önce koanaya daha sonra da yutağa taşınarak yutulur. Bir başka önemli özellik ise; mukoza salgısında antimikrobiyal maddelerin bulunmasıdır.
Yine bu bölümde yer alan konkalar; içlerinde ki kan damarlarının genişlemesi veya daralması nedeniyle, kan akımının artması yada azalmasına bağlı olarak büyür veya küçülür.
Böylece dışarıdan gelen ve burun deliklerinden geçen hava şişer ve içi kan ile dolu olan koana sayesinde ısınarak hem nefes borusuna hem akciğerlere geçer. Bütün bu işlevler sayesinde alt solunum yolları da korunmuş olur.
Kaynakça:
https://www.hlc.com.tr/dermabrazyon/
https://www.healthline.com/health/dermabrasion
Doçent Doktor Tayfun Türkaslan İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Mezun olduğu yıl Tıpta Uzmanlık Sınavında (TUS) başarı gösteren hekim, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlığa başlamıştır. 1997 sensinde İngiltere’nin St James Seacroft University hastanesine geçen hekim burada çalışma ve araştırmalarda bulunmuş, uzmanlık sürecinin ardından tıbbi deneyimlerini ülkemizde sürdürmüştür. Yurtdışındaki bilimsel kongre ve sertifikasyon süreçleri sonrasında ihtisasını tamamlayarak Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı ünvanı ile İstanbul Yavuz Selim hastanesine atanan hekim, 2 yıla yakın bir süre burada görev yapmıştır. Eski ismi ile Vakıf Gureba, yeni ismi ile Bezmi Alem üniversitesi’nde 7 yıl görev yapan hekim 2010 yılı itibariyle Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi alanında Doçent unvanını almıştır. Doç. Dr. Tayfun Türkaslan; hali hazırda kurucusu olduğu Estetikport Estetik Cerrahi kliniğinde profesyonel tıbbi hizmetlerini hastalarına sunmaktadır.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!