Migren öyle bir hastalık ki, şiddetli baş ağrıları ile kendini gösteriyor ve kişilerin günlük yaşamına ciddi etkilerde bulunarak etkinliğini kanıtlıyor. Adeta yaşamı insana eziyet kılabilen bu rahatsızlığın, her hastadaki seyri ise farklı olabilmekte…
Bir hastada söz konusu olan belirtiler, diğerinde olmayabilir ya da bir hastanın yaşadığı atak sıklığı, diğerinde görülmeyebilir. Hatta ve hatta atak tetikleyiciler ve hastaya göre değişiklik gösterir ve herkeste durum aynı değildir. Benzer bile olmayabilir.
Yani bu durum gösteriyor ki, bu hastalık daha çok bireysel niteliklidir ve belli belirtiler, kurallar çerçevesinde değildir. Bu yüzden doktorunuzun detaylı incelemesi, muayenesi ve analizi çok önemli…
Doktor kontrolü hem teşhis hem de tedavi sürecinde büyük önem taşıyor. Böylece hastalığınızın seyri anlaşılabilir, analiz yapılabilir ve yaşamınızı daha kaliteli hale getirmek için yapmanız gerekenler anlaşılabilir.
Hem beslenme düzeninizi buna göre belirleyebilirsiniz, hem genel anlamda tedavi sürecinizi tespit edebilirsiniz, hem de doktorunuzun yönlendirmesi ile migren ameliyatı ve benzeri bir yöntem varsa bunları keşfedebilirsiniz.
Migren sürekli yeni tedavi yöntemlerinin ortaya konulduğu bir hastalık ve bu yüzden de sizin için uygun bir tedavinin bulunması da zor olmayabilir.
Ancak bu iyi bir hekim kontrolünde hastalığınızın tedavi sürecine alınması ile ilgilidir. Yenilikleri doktorunuz sizin için sunabilir ve yeni bir yol haritası hazırlayabilirsiniz.
Migrenin Nedenleri ve Belirtileri
Genel olarak migren bilinen nedenleri ve belirtileri üzerinde duracak olursak, net ve tek bir nedenden bahsetmek mümkün değil. Görülme sıklığı kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla olmakla birlikte, genellikle hormonal değişiklik bu rahatsızlıkta etkili olmaktadır.
Çoğunlukla 40 yaş öncesinde ortaya çıkar ve hatta daha da sıklıkla ergenlik döneminde baş gösterir. 50 yaşın üstünde olan bir bireyde ortaya çıkma ihtimali ise yok denecek kadar azdır.
Migrenin tam bir sebebi bilinmiyor olsa da, beynin kan damarları ve de sinir iletimindeki kimyasal madde değişikliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik faktörlerin de bu rahatsızlıkta etkili olduğu düşünülse de çalışmalar halen sürmektedir.
Belirtilerden söz edecek olursak ise bunlar migren ataklarının belirtileridir. Bazen baş ağrısı dışındaki belirtiler, hastayı ağrıdan daha çok rahatsız edebilir.
Baş ağrısının şiddeti zaman zaman ve hastaya göre farklılık gösterebilir. Yorgunluk, ışıktan ve sesten rahatsızlık duyma, kaslarda ağrılar, mide bulantısı, susuzluk, huzursuzluk, üzüntü ve benzeri belirtiler, migren atağının geliyor olduğunun birer göstergesi olabilir.
Hatta kabızlık, ishal ve benzeri durumlarda bunun bir belirtisi olabilir. Migren atakları sıklığı çeşitlilik gösterecektir.
Ayda 1 – 2 kez olabileceği gibi, haftada 1 kez de atak gelebilir. Çünkü tetikleyiciler çeşitlilik gösterir. Bazen ise bir atak sonrası uzun bir süre yeni bir atağın gelmemesi de söz konusu olabilir.
Migrenin Etkileri
Migrenin günlük yaşama etkisi oldukça büyük olmakta. Kronik migren öyle bir hal alabilir ki, bu bazen hastaların işini kaybetmesine bile sebebiyet verebilmektedir. Gününüzü kâbusa çevirebilen ataklar, sizi olduğu kadar, eşinizi, çocuklarınızı ve iş arkadaşlarınızı da etkisi altına alacaktır.
Onlar için de bir olumsuzluk teşkil edecektir. Ayrıca sizin yaşadığınız sıkıntı, işinizin aksamasına belki de sık sık izin almanıza sebep olacaktır. Uzmanlar, kronik migreni olan birinin eşi, çocuğu ve patronu olmak çok zor şeklinde bir açıklamada bulunurlar. Bu durum gerçekten de böyledir.
Kişi işine konsantre olmakta zorlanır ve görevlerini yerine getiremeyebilir. En iyi ihtimalle istenilen kalitede bir sonuç ortaya çıkaramayabilir. Ancak bu durum işverenler için hoş karşılanmayacak, ataklar sıklaştıkça yani iş daha çok aksadıkça sorun büyüyecektir.
İşte bu noktada ne yazık ki migren hastaları işinden olabiliyor. Belki de migrenin günlük yaşama en önemli etkisi de bu olmaktadır. İşini kaybetme riski, migren hastalarını derinden etkiliyor ve bir migren tetikleyicisi olan stresi de artırıyor.
Ancak ne yazık ki migren sebebi ile ayda 2 – 3 kez işe gidemeyen hastalar mevcuttur ve bu durum hastalığın da şiddetini göstermektedir.
Migrenin gülük yaşama etkisinden söz ederken, özellikle de iş yaşamına etkisi üzerinde duruyoruz. Ancak unutmamak gerek ki iş yaşamı başlı başına bir migren sebebi olabilir. Özellikle bir plaza çalışanıysanız ve yoğun ve stresli bir iş yaşamınız varsa, migreninizin en önemli sebebi işiniz olabilir.
İşiniz sebebi ile düzensiz besleniyor, daha az gün ışığı görüyor ve çokça yoruluyorsanız, işinizin hastalığınıza olan etkisi çok daha fazla olacaktır.
Çünkü bu durumların her biri migren için uygun koşulların oluşmasını sağlar. Bölgesel olarak hastalığın yaygınlığına bakacak olursak, en çok Doğu Anadolu bölgesinde söz konusu olduğunu görmekteyiz. En az ise Akdeniz bölgesinde migrene rastlanmaktadır.
Günlük olarak planlananların gerçekleştirilememesini, ailevi yaşamı ve ev düzenini derinden etkileyen rahatsızlık, hem sizin hem de çevrenizdekiler için oldukça can sıkıcı olabilir. Aksayan işleriniz ile moraliniz bozulabilir.
Migren şüphesiz ki planları erteletmesi, çevremizi olumsuz etkilemesi ve bize verdiği genel rahatsızlık ile can sıkıcı bir hastalıktır ama bunun yanı sıra iş yaşamına olan etkisi oldukça tedirgin edici. Hastaların büyük bir kısmının en önemli rahatsızlık duyduğu durum da budur.
Migreni Kontrol Altına Almak
Migrenin günlük yaşama olan etkisini minimuma indirmek için bazı önlemler almak mümkündür. Bu sayede, hastalığın yaşamınızı kontrol altına almasına engel olabilir, siz hastalığınızı kontrol altına alabilirsiniz. Bunun için düzenli bir beslenme söz konusu olmalıdır.
Ne kadar zor olursa olsun, beslenmenizi düzene sokmanız çok önemli. Çünkü migrenin en önemli tetikleyicileri çeşitli besinlerdir ve de açlık da bir tetikleyici olarak karşımıza çıkar.
Beslenmeye özen gösterdiğiniz gibi beden sağlığınıza da özen göstermelisiniz ve düzenli bir aktiviteye dâhil olmalısınız. Bu belki bir yürüyüş ya da hafif tempolu koşu olabilir.
Yoğun çalışma saatlerine sahip olsanız dahi, yaşamınızın bir bölümünü spora ayırabilirsiniz. Ancak bu durumda alışkın olmadığınız derecede aşırı bir yorgunluk sizin için iyi olmayacaktır. Seyahat ve yorgunluk önemli birer etkendir.
Her ne kadar korunmanız gerekenler, dikkat etmeniz gerekenler ve yapılması gerekenler şeklinde pek çok detaya yer veriyor olsak da bunların tamamı sizin için sorun teşkil etmiyor olabilir ya da belli bir kısmı risk oluşturuyor olabilir.
Hastalığınızı takip ederek, bunların hangi kısmına yaşamınızda yer vereceğinize karar verebilirsiniz. Belki de sadece düzenli beslenmek dahi sizin hastalığınızda büyük bir düzenleyici etki yaratabilir ve ataklarınızın sıklığını azaltabilir.
Doktorunuz ile yapacağınız görüşmelerde ve de doktorunuzun yapacağı analizler ile sağlığınıza kavuşabilir, en azından hastalığın olumsuzluklarını minimuma indirebilirsiniz.
Böylece günlük aktiviteleriniz, işiniz ya da aileniz bu durumdan çok etkilenmeyecek, normal yaşamınıza devam etmeniz mümkün olacaktır. Her şeyden önce migren hastalığını tanımak, sebeplerini, belirtilerini, sonuçlarını bilmek kontrol altında tutmak için büyük önem taşır.
Siz de migreni yaşamınızın zararsız bir parçası haline getirmek için onu gerçekten tanımalısınız. Bunun için biraz dikkatli olmak yeterli.
Hastalığınızın sizdeki etkilerini gözlemleyerek, onu nasıl kontrol altında tutacağınızı kolayca öğrenebilir, günlük yaşamınıza olan olumsuz etkilerini de büyük oranda ortadan kaldırabilirsiniz.
Kaynakça:
http://noropsikiyatriarsivi.com/sayilar/417/buyuk/26-29.pdf
http://www.journalagent.com/z4/vi.asp?pdir=tbdhd&plng=tur&un=TBDHD-19970
http://busbid.baskent.edu.tr/index.php/busbid/article/view/53
Doçent Doktor Tayfun Türkaslan İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Mezun olduğu yıl Tıpta Uzmanlık Sınavında (TUS) başarı gösteren hekim, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlığa başlamıştır. 1997 sensinde İngiltere’nin St James Seacroft University hastanesine geçen hekim burada çalışma ve araştırmalarda bulunmuş, uzmanlık sürecinin ardından tıbbi deneyimlerini ülkemizde sürdürmüştür. Yurtdışındaki bilimsel kongre ve sertifikasyon süreçleri sonrasında ihtisasını tamamlayarak Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı ünvanı ile İstanbul Yavuz Selim hastanesine atanan hekim, 2 yıla yakın bir süre burada görev yapmıştır. Eski ismi ile Vakıf Gureba, yeni ismi ile Bezmi Alem üniversitesi’nde 7 yıl görev yapan hekim 2010 yılı itibariyle Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi alanında Doçent unvanını almıştır. Doç. Dr. Tayfun Türkaslan; hali hazırda kurucusu olduğu Estetikport Estetik Cerrahi kliniğinde profesyonel tıbbi hizmetlerini hastalarına sunmaktadır.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!