Tüp mide ameliyatları gibi obezite ile mücadelede yürütülen tüm cerrahi adımlarda deri sarkması meydana gelmesi olasıdır. Deri sarkma oranları hastadan hastaya değişir.
Hasta ne kadar kilolu ise tüp mide ameliyatı sonrası zayıflama gerçekleştikçe o kadar fazla deri sarkması meydana gelebilir. Hastanın kilosu daha az ise deri sarkması da daha az veya neredeyse hiç olarak gerçekleşebilir.
Deri sarkmasının asıl nedeni ise kişinin doğal yollarla zayıflamayarak, tüp mide ameliyatı geçirip hızlı bir şekilde zayıflamasından kaynaklanır.
Aşırı kiloları kaplayan deri katmanları hızlı zayıflama sonucunda eski doku esnekliğine ulaşamaz. Bu nedenle de sarkma oluşur. Hızlı kilo verme ve kilo fazlalık oranı ne kadar çok ise sarkma boyutu artar.
Kişinin yaşı da sarkma oranını etkiler. Ancak büyük oranlarda etkileme sağlayamaz. Yaş ve deri sarkması arasındaki bağlantı ise kolajen yapılarıyla alakalı bir durumdur.
Yaşımız ilerledikçe kolajen üretimimiz düşer, kolajen üretiminin azalması ve takviye edilmemesi demek, doku elastikiyetinin yani esnekliğinin azalması ve sonucunda da hızlı kilo vererek daha fazla sarkma yaşanması demektir.
Cerrahi adımlarla yapılan işlemler sonrasında; spor, yoğun fiziksel aktiviteler gerçekleştirilmeden hızlı bir zayıflama durumu yaşandığı için dokular yeterli hızda yenileme yapamadığı için sarkma meydana gelir.
Post-Bariatrik Cerrahinin Uygun Adayları
Post-bariatrik cerrahi, kilo kaybı ameliyatları sonrasında ortaya çıkan deri sarkmaları ve deformasyonları gidermek amacıyla gerçekleştirilir. Uygun adaylar bu prosedüre özel kriterlere sahip olmalıdır. İlk olarak, adayın kilo verme sürecinin sonlanmış olması gerekmektedir. Ayrıca, ideal kilosuna ulaşmış ve bu kiloyu son altı ay içerisinde sabit tutmuş olması beklenir. Bu süre zarfında herhangi bir kilo kaybı ya da artışı yaşanmamış olmalıdır. Böylece, vücut formunun istikrar kazandığı ve cerrahi işlem için uygun bir durumda olduğu anlaşılır. Dahası, adayın genel sağlık durumunun bu operasyon için elverişli olması şarttır.
- Sağlık kontrolleri, operasyonun risklerini minimize etmek adına önem taşır.
- Psikolojik olarak da bu değişime hazır olunmalıdır.
Sonuç olarak, adayın fiziksel ve mental olarak operasyona hazır olması, post-bariatrik cerrahi için temel kriterler arasındadır. Bu sürecin, hem estetik hem de sağlık açısından olumlu sonuçlar doğurması beklenir.
Kaynakça:
https://www.everydayhealth.com/news/things-your-doctor-wont-tell-you-about-weight-loss-surgery/
Doçent Doktor Tayfun Türkaslan İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Mezun olduğu yıl Tıpta Uzmanlık Sınavında (TUS) başarı gösteren hekim, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlığa başlamıştır. 1997 sensinde İngiltere’nin St James Seacroft University hastanesine geçen hekim burada çalışma ve araştırmalarda bulunmuş, uzmanlık sürecinin ardından tıbbi deneyimlerini ülkemizde sürdürmüştür. Yurtdışındaki bilimsel kongre ve sertifikasyon süreçleri sonrasında ihtisasını tamamlayarak Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı ünvanı ile İstanbul Yavuz Selim hastanesine atanan hekim, 2 yıla yakın bir süre burada görev yapmıştır. Eski ismi ile Vakıf Gureba, yeni ismi ile Bezmi Alem üniversitesi’nde 7 yıl görev yapan hekim 2010 yılı itibariyle Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi alanında Doçent unvanını almıştır. Doç. Dr. Tayfun Türkaslan; hali hazırda kurucusu olduğu Estetikport Estetik Cerrahi kliniğinde profesyonel tıbbi hizmetlerini hastalarına sunmaktadır.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!